Sizler benim kabul olunmuş dualarımsınız

M.Ertuğrul Düzdağ Beyefendi’nin hazırladığı ve üstad Ali Ulvi Kurucu Hocaefendi’nin hatıralarını içeren Hatıralar serisinin 4. kitabı uzun bir bekleyişten sonra yayınlandı. Ertuğrul Bey’in kitabın önsözünde de belirttiği gibi ilk üç cildinin tadını alan okuyucu, yeni cildinin ne zaman çıkacağını ısrarla soruyor ve merakla bekliyordu. Ertuğrul Düzdağ Bey serinin beşinci ve son cildinin de çıkacağını fakat iki yıl kadar daha sabredilmesi gerektiğinin müjdesini veriyor lakin bu doyumsuz hatıraları bu kadar süre beklemek gerçekten zor.
Bu eserde de üstad Ali Ulvi Kurucu’nun dostları ile ilgili hatıraları, ziyaretleri ile tanıdığı âlim, şair ve mütefekkirlerden son derece ibretli hatıralar yer alıyor. Fakat bu cildi diğerlerinden ayıran önemli birer özellik olarak Üstad’ın şiire nasıl başladığı, şiir ve aruz sevgisi ve kitapta bir hayli bahsi geçen Akif sevgisi son derece duygulu şekilde anlatılıyor.
Üstad Ali Ulvi Kurucu Hocaefendi, mücessem bir Osmanlı. Osmanlı her ne kadar resmiyette sona erse de o dönemde yetişmiş, o ruhu almış kişiler ile Osmanlı varlığı şahıslar üzerinden uzun yıllar devam etti. İşte şiiri ile, edebiyatı ile, musiki zevki ile, edeb ve ahlakı ile bu kültürü yaşamış ve bu günlere taşımış sarsılmaz, yılmaz ve hep ümitvar olmuş örnek insan, dava adamı Ali Ulvi Kurucu üstadın hatıraları o nedenle çok önemli olup mutlaka bütün ciltleri ile tekrar tekrar okunmalı.
Kitap, Kurucu’nun yakın dostu, Gümüş Tül ve Alevler adlı şiir kitabını yayına hazırlayan ve yayınlatan Ali Kemal Belviranlı Bey ile olan hatıralar ile başlıyor ve sizi o günlere, o duygu yoğunluğuna götürüyor.
“Aynı davadayız, aynı gayedeyiz, aynı yoldayız”
Üstad, Konya’dan çocukluk arkadaşı olup 1949 yılında hac için kutlu topraklara gelen Ali Kemal Belviranlı ile Mina’da konuşurken kendi ifadesi ile hayatında bir inkılaba vesile oluyor bu karşılaşma. Ali Kemal Bey’in “eğer biz gençliğe bir dergi çıkarmazsak, bu yolda atılacak adımı atmazsak; Allah bize, şu geldiğimiz haccı sorduğu gibi onu da soracak. Bu vazifemizi yapmazsak, ilahi mes’uliyetten kurtulamayız” önerisi ile Üstad, “Doktor, çıkaracağın dergiye inşallah ben de elimden geldiği kadar yazılar yazacağım” diyerek şiir ve yazı hayatına adım atıyor. Ali Kemal Belviranlı Bey’in çıkardığı İslam’ın Nuru adlı dergide Üstad’ın şiirleri çıkmaya başlıyor ki Üstad o zamana kadar kitapta da ifade edildiği üzere herhangi bir yazı yazmamıştır, bu sebeple bu karşılaşma çok hayırlı bir işe vesile oluyor. Nitekim İslam’ın Nuru dergisinin ilk sayısında yayınlanan “Türk Gençliğine” şiiri de ilk şiiri olmuştur.
Üstad, Ali Kemal Belviranlı Bey ile konuşurken yıllar önce Mısır’da er-Rafii’nin “Alevler İçinde Fakat Yanmıyor” başlıklı, gençlerin geleceğine yönelik duygulu makalesini okuduktan sonra çok etkilenip, böyle imanlı gençler acaba ülkemde yetişecek mi diye ağlayarak vecd halinde dua ve niyazda bulunduğunu anlatarak devam edip, “doktor benim bu duam kabul olunacak inşallah” diyor. Bu temenni bize aynı zamanda üstadın ne kadar ümitvar bir insan olduğunu yeniden hatırlatıyor.
Bu iki dost o gün Mina’da, o mübarek beldede “Aynı davadayız, aynı gayedeyiz, aynı yoldayız” diyerek ağlaşıyorlar ve birbirlerine söz veriyorlar. Bu hatıraları ve konuşmaları okurken sizlerin de tüylerinizin ürpereceğine ve o satırları gözyaşları içerisinde okuyacağınıza eminim.
Kitapta önemli bahislerden biri de Celal Hoca (Ökten) ile ilgili olan hatıralar… Bu kısmın da ibretle okunacağı şüphesiz… O günlerde yaşını başını almış, hastalıklarla ve imkansızlıklarla boğuşan hocanın gayretlerinin bugünlere nasıl yansıdığına hayret ediyor ve hocanın gençlik için ne kadar da önemli bir davaya (imam hatip okullarının açılması) hizmet ettiğini ve vesile olduğunu yeniden idrak ediyoruz.
Kitabın içinde ülkemize, gençliğe, Müslümanlara büyük hizmetleri dokunmuş çok kimse ile ilgili hatıralar var fakat hepsini burada ifade etmek mümkün değil.
Gençlerin de dualarında üstadı unutmaması gerekiyor
Ayrıca kitapta musıki ile, kıraat ile, bolca şiir ve aruz ile düşüncelerin yer aldığını da göz önüne alırsaki hatıraları okuyan kimsenin mutlaka üstadın Gümüş Tül ve Alevler adlı şiir kitabını da okuması faydalı ve tamamlayıcı olacaktır.
Kitabın sonlarında yer alan ve en etkileyici kısım ise, üstadın bizi dualarında unutmaması, ümmeti unutmaması…. Sohbetlerine “kardeşlerim, sizler benim kabul edilmiş dualarım, gerçekleşmiş rüyalarımsınız. Sizin için elli senedir, Ravza-i Tahire’de dua ediyorum” diye başladığını ifade ettiği kısmı son derece etkileyici… Her daim üstadın duasında bulunan gençlerin de, dualarında üstadı unutmaması gerekiyor. İşte bu kitap bu yönden çok önemli.
İçinde Medine-i Münevvere rayihası hissedilen bu kitap, okundukça, kütüphanelerde bulundukça, o kokuyu hissettirmeye devam edecek ve belki nice şuurlu ve imanlı gençliğin yetişmesine de vesile olacak. Ülkemizde imanlı bir gençliğin yetişiyor olmasında, kabul olunmuş duaların payının olduğunu unutmayalım. Gayret edenleri, emek verenleri hep hatırlayalım, hayırla yad edelim. Merhum üstad Ali Ulvi Kurucu ve hatıralarında geçen ebediyete irtihal etmiş bütün muhterem zatların ruhu şad, mekanları cennet olsun.
Mehmet Emin Başalp yazdı