Sadrazam Halil Hamid Paşa’nın kaybolan şahidesi
Halil Hamid Paşa merhum, Osmanlı Devleti gibi koca bir çınarın büyükçe dallarının çatırdadığı, yenilikler için adımlar atmanın kaçınılmaz olduğu yıllarda Isparta’da 1736 senesinde dünyaya gelmiş. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, paşamızla alakalı yapmış olduğu müstakil biyografi çalışmasında onu, “Osmanlı sadrazamları arasında ıslahat ve yenilik yapmak isteyenlerin en ileri gelenlerinden biri ve hatta birincisi” olarak ön plana çıkartıyor.
Babasıyla birlikte İstanbul’a gelerek tahsil görmüş ve katip olarak başladığı devlet kapısındaki vazifesini bahtının yaver gitmesiyle sadrazamlığa kadar ileri götürmüştür. 1774’te Osmanlı’nın yaşamış olduğu en önemli dönüm noktalarından biri olan, ahalisi müslüman Kırım’ın kaybından 8 yıl sonra sadrazamlığa getirilen Halil Hamid Paşa, bu sıralarda henüz 48 yaşlarında idi. Kendinden evvel 1774-1782 arasındaki 8 yıllık süreçte 8 sadrazam değişmiş ancak hiçbiri muvaffak olamamıştı.
Halil Hamid Paşa’nın en mühim icraatlarından birisi sürat topçuları ocağını ihya etmesi idi. Bunun için Fransız Baron dö Tott’u görevlendiren kişi de Halil Paşa’dır. İstanbul, Isparta ve Kayseri’de kütüphane, çeşme gibi vakıf eserleri yaptıran paşamız İstanbul Samatya’da da Kadem-i Şerif Tekkesi’ni bina etmiştir. Kendisi başta olmak üzere dönemin önde gelen devlet adamları da bu tekkeye intisap etmişlerdir.
Şu an haziredeki mezar taşı |
Halil Hamid Paşa haziresi
İki sene dört aylık sadrazamlık süresine hakikaten büyük icraatlar sığdırmaya muvaffak olan Hamid Paşa’nın açtığı çığırdan 3. Selim de devam etmiş ve Nizam-ı Cedid icraatlarını devreye sokabilmiştir.
Paşamızın arası Cezayirli Gazi Hasan Paşa ile hiç de iyi değildi. Gazi Hasan Paşa ise Sultan 1. Abdülhamid üzerinde çok tesirli bir paşaydı. 1785 Nisan’ında gece sabaha yakın haremde yatak odasından kaldırılarak sadaret mührü alınmış ve Gelibolu’ya sürülerek mal ve mülküne el konulmuştur. Ardından yaşanan birçok hadisenin neticesinde Bozcaada’da ikamete mecbur tutulmuş, bir süre sonra da katledilerek başı gövdesinden ayrılmıştır. Başı İstanbul’a getirilerek burada sergilenmiş ve ardından Karacaahmed Mezarlığı’na defnedilmiştir. Bugün Karacaahmed Mezarlığı’ndan yollar ve çeşitli yapılar sebebiyle ayrılmış olan bu hazire Halil Hamid Paşa haziresi olarak bilinmekte. Hazire, Eyüp Aksoy Caddesi üzerinde Kadıköy istikametinde, Siyami Ersek Hastanesi ve Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin hemen ön kısmında bulunmaktadır.
Kaybolan şahide |
Restore etmişler ama…
Takriben 4-5 ay evvel bu haziredeki tüm mezar taşlarının tek tek fotoğraflarını çekmek için gittiğimde perişan bir vaziyette idi hazire. Bazı taşlar devrilmiş, üzerine branda çekmişler ve birçok mezar taşının kitabesi silinmeye yüz tutmuştu. Ayrıca içerisinde barakavari bir yer de yapmışlardı. Geçtiğimiz günlerde tekrar hazireye gittiğimde restore edilmiş haliyle karşılaştım.
Restorasyon iki husus haricinde gayet temiz bir şekilde gerçekleştirilmiş. İlk husus şu ki mezarlık bölgesinde toprağa batmış birçok mezar taşı aşikar bir şekilde gözükmekte iken hiç kazı çalışması yapmamışlar. İkinci ve en mühimi ise Halil Hamid Paşa’nın iki tane bulunan şahidesinden hazirenin ön duvarında bulunanı hâlâ yerinde iken onun arkasında, duvarın dibindeki şahide kayıp! Restorasyondan evvel her ikisini de bizzat görüp fotoğraflarını çekmiş idim. Her ikisi de aynı başlığa ve aynı kitabeye sahipti.
Devrin en mühim şahsiyetlerinden Halil Hamid Paşa’nın bu şahidesi çalındı mı kayboldu mu yoksa kaldırıldı mı, bu üç sorunun hepsinin cevabı hemen hemen aynı yerlere çıksa da mezar taşının nerede olduğu meçhul. Bu konuyu ilgililerin dikkatlerine sunarım.
Ömer Faruk Deliktaş