Hollanda’dan Dünyaya Yayılan Işık: Spinoza

Sadece Hollanda’nın değil ama tüm dünyanın en sivri ve parlak zekalı filozoflarından biri Baruch Spinoza’dır. Spinoza, çağdaşları olan Descartes veya Voltaire gibi seküler bir ortamda büyümemesine rağmen din ve toplum üzerine çok derin eleştirilerde bulunmuştur. Onu özel kılan da tam olarak budur denebilir. Tüm eleştirileri yıkmak üzerine değil onarmak üzerinedir.
Spinoza, Yahudi olmak bakımından küçük yaşlardan beri pek çok zorbalığa uğramış olarak yetişti. Ailesi İspanya’da engizisyon baskısıyla kaçtı ve Amsterdam’a yerleşti. Hollanda’da doğan Spinoza, felsefeye ve sanata yatkın bir çocuktu. Ergenliğe girdiğinde Museviliğin saplantılı ritüellerini ve bakış açısını inkar etti. Ailesi onu dışladı ve Yahudi Cemaati’nden aforoz edildi.
Spinoza’nın felsefesinde kavramlar en büyük rolü oynar. Spinoza için soyut etik yasaların ve değer yargıları belirlemenin hiçbir anlamı yoktur, önemli olan gerçeği tanımaktır, ki bunun nasıl bir şey olduğunu sisteminde açıklar. Güç ve erdem insanı açıklamakta önemlidir, ancak her ikisi de Tanrı bilgisinde temellenir. Spinoza’nın felsefi sistemi Tanrı düşüncesiyle başlayıp Tanrı düşüncesiyle sonlandığı için insanın doğru konumlanışı bu sistemin belirlediği gereklere göre bilgiye yönelmesi ve kendi zorunluluklarını kavramasıdır. Spinoza insan-toplum-devlet düşüncelerini bu felsefi düşünüş doğrultusunda temellendirmekte, insan tanımlamasını Tanrıbilimsel-politik düşüncesinde oluşturmaktadır.
Spinoza’ya göre, eğer aşağı doğru akan bir su düşünebilen bir varlık olsaydı, kendi özgür istenci ve iradesiyle aşağı doğru akmakta olduğunu düşünürdü. Karar verme durumumuzu başka bir açıdan da özgürlük olarak kabul edemeyiz, çünkü kararlarımız çoğunluk hafıza denilen yapının etkileriyle oluşur ve Spinoza’ya göre hafızaya hakim olabildiğimiz söylenemez.
Nietzsche ise tam bir Spinoza karşıtı olarak konuşur, çünkü Spinoza’nın temel savlarını kabul edilemez bulur. Örneğin, gerçek’in ona yönelik yaklaşımlardan koparılabileceği yönündeki düşünce kabul edilemez bir yanlıştır. Nietzsche, Spinoza’nın matematiksel hokus pokuslarla felsefi sistemini kurduğunu söyler ve onu “hasta münzevi” olarak tanımlar. Nietzscheci düşünceyle önemli ilgileri olan postmodern felsefenin önemli isimlerinden Gilles Deleuze ise Spinoza’ya çok önem veren düşünürlerden biridir.
M. Endülüs